21 Mart 2012 Çarşamba

benim elim, benim kelimelerim..! Niyazi..!

eski mahalledeydik o zamanlar, kaymak mermer taşla gazoz kapağı üttüğümüz seneler felan, niyazi diye bi arkadaş vardı bizim 2 üst sokakta oturan. sümüklü burnundan yeşil baloncuklar çıkartan, kafasındaki yarık asla geçmeyen, çökük avurtlu enteresan bir çocuktu niyazi. biz mahalledeki 13 aylık kardeşliği olarak zaten hepimiz çok iyi anlaşıyorduk, muz ortalar, beşlikten gol atmalar felan derken günler ilerledikçe samimiyetimizi daha da arttırıyorduk. gelgelelim bu bizim niyazi sanki bizim mutluluğumuzu kıskanıyor gibi gelmeye başlamıştı hepimize birden. mahallede birisi ne zaman yeni bişe alsa niyazi kendi maddi durumlarının kötülüğüyle ilgili bir konuşma yapıyor, o yeni bişeyin hevesini anında skip atıyordu adeta. misalen sevgili okurum yeni aldığınız bisikleti yokuşun başına kadar 2 tur niyaziye vermediyseniz anında bu sinir bozucu, yürek dağlayıcı hikayeye maruz kalıyordunuz. ya da aldığınız yumiyumun kafasını niyazi mutlaka bi kere yalamalıydı ki siz rahatça yiyebilesiniz.bütün bunları yaparken de o kadar mantıklı, o kadar acıklı ve o kadar itina ile seçiyordu ki sözlerini; bağrınıza basasınız, nüfusunuza geçiresiniz geliyordu bu çökük avurtlu niyaziyi.neyse bütün bunlar olup biterken bir gün okul çıkışında bir tarafında ABC diğer tarafında da 123 yazan yakalığımla (meclis başkanı edasıyla) arkadaşlarıma seslendiğim bir konuşma yaptım.niyazinin bizim üzerimizde kurduğu baskıyı yenemezsek hayatta hiç birimizin bir ske yaramayacak adamlar olacağımızı, onu ortamımızdan soyutlamamamız gerektiğini, gerekirse bir kaç hafta 13 aylık ya da street fighter oynamadan (hep dhalsım'ı alırdım) evde takılacağımı söyledim. hatta o kadar da gaza gelmiştim ki bu niyazinin anasının babasının arkasından bile baya atıp tuttum bizim çocuklara.. artık içtiğim sek vişne suyu yüzünden midir nedir, bende bir özgüven patlaması yaşanıyordu ki sormayın gitsin a dostlar..!yaklaşık 8 buçuk dakika süren konuşmamın sonunda ortak kararla niyaziyi ortamdan dışlamaya, gördüğümüz yerde ağzından burnundan da kan getirmeye karar verdik. hepimiz birer cengaver, birer niyazi düşmanı olmuştu adeta. karşımıza çıksa umarsızca beline beline verecektik sopayı amma ve lakin ben bi yandan da keşke çocukları bu kadar gaza getirmeseydim, biri niyaziyi öldürür de beni suçlarsa diye alttan alta da tırsmaya başlamıştım. bir 8 buçuk dakikalık daha konuşma yapacaktım, niyaziyi gözlerinde biraz daha yüceltip sadece ortamdan soyutlamalarını sağlayacaktım ama sonra bakkalın önündeki futbolcu kartlarının büyüsüne kapılmış olacağım ki bu düşünce uçtu gitti kafamdan.neyse konuya dönelim, akşam oldu, şortumu ve yeni aldığım çivili kramponlarımı giyip 13 aylıkta harikalar yaratmak için aşağı indim bir de ne göreyim!?fırının köşede niyazi bizimkileri karşısına almış, burnunda baloncuğuyla anlattıkça anlatıyor, bizim çocukları hipnoz ediyordu. bir hışımla yanlarına gittim ve niyazi dedim biz seni artık aramızda görmek istemiyoruz. bizim çocuklar bu söylediklerimden rahatsız olmuş gibi kafalarını çevirdiler bana, sanki bir rüyadan uyanıyorlar gibiydiler. kendilerine geldikçe bana hak vermeye başladılar ve birden niyaziye karşı 5 kişi olmuştuk. dhalsım'ın karşısındaki chun-li gibi çaresizdi artık yarık kafalı niyazi ama uysalca "tamam abicim madem öyle diosunuz, bi daha da gelmem buraya" dedi. piç öyle de bir ses tonuyla söyledi ki bunu, kendimden yiğrendim, tiskindim allahıma.. sonra birden bana doğru dönerek konuşmaya başladı.en son hatırladığım şey o yeni aldığım, o seçmek için saatler harcadığım yeni kramponlarımı ayağına geçiriyordu niyazi ve yüzündeki 45 yaşındaki adam gülümsemesiyle ayaklarını şap şap diye yere vuruyordu. ne kadar süre orada öyle oturdum bilmiyorum ama sanırım niyazi en etkili konuşmalarından birini yapmış olacak ki hava kararıyordu.sercan geldi koşa koşa yanıma, "lan oğlum niyazi senin kramponları yırttırmış lann, aşaaa mahallede maç yaparken mahvetmiş senin akkapları" dedi. şimşek gibi yerimden fırladım ve artık ok yaydan çıkmıştı.14 fişek sıktım üstüne.. tamı tamına 14 fişek..!ama arkamı dönüp baktığımda gevrek gevrek gülüyordu niyazi, ölmemişti. ne yaptıysam öldürememiştim.sonra sercanla mahalleye dönerken "keşke ucuna iğne taksaydım la" dedim, gülüştük..! 

Hiç yorum yok: