27 Ağustos 2012 Pazartesi

benim elim, benim kelimelerim..! hodri meydan..!


çevremde gördüğüm mutlu insanlara daha da dikkatle baktığımda aslında her birinin içinde, gizli bir köşede oldukça büyük bir burukluk taşıdığı izlenimine kapılıyorum.
bazılarının gözlerinde, bazılarının dudaklarında ortaya çıkıyor bu saklı kalan boktan his ama mutlaka farkediliyor dikkatle bakıldığında.
ve anlıyorum aslında hayatın işleyişini. doğuştan alnımıza yazılan tek gerçeğin mutsuzluk olduğunu ve pes etmemizi engellemek için de hayatın karşımıza geçici mutluluklar, anlık hevesler çıkardığını üzücü de olsa farkediyorum.
ne kadar didinirsek didinelim, ne kadar zorlarsak zorlayalım asla ve asla hayatın önüne geçemeyeceğimizi tam bir gerçeklik duygusuyla kavradım.
ve bu gece bu satırları yazarken de net olarak şu kararı aldım; sonu belli olan bir oyunun içindeyiz ve hepimizin çok korktuğu ölümün bizi eninde sonunda yakalayacağını da gözönünde bulundurarak karşıma çıkan bütün kötü anlara göğüs germeye başladım. hayatın bana kurguladığı oyunu aynı kurallarla kendisine karşı oynama kararı aldım. artık mutluluk benim kaderim ve karşıma çıkan kötü anlar da bunun bir parçası benim için yalnızca.
sabah uyandığımda her yer yıkılmış olabilir ve tüm sevdiklerimi de aynı anda kaybetmiş dahi olabilirim ancak bu bile artık içimdeki nasır tutmuş gamsızlığıma zerrece etki etmeyecek ve ben boynumu asla bükmeyeceğim.
ellerim kırılabilir, bacaklarım kopabilir ama ben, ben olduğum sürece, nefes aldığım sürece, düşünebildiğim sürece kelimelerimi ellerim, düşüncelerimi bacaklarım yaparak bu boktan hayata karşı hep dik duracağım.
çok yordun, çok üzdün beni hayat; daha bu yaşımda bile neden bu şekilde olduğunu sorgulamakla geçirdim yıllarımı ve sen bana her vurduğunda ben senden özür diledim ancak sakın karşıma bir daha bu şekilde çıkma çünkü bana elini kaldırdığın an seni buna pişman edeceğim..!
şimdi uyumaya gidiyorum, hepinize iyi geceler..

Hiç yorum yok: